ÖLMEDEN ÖNCE KESİN İZLENMESİ GEREKEN EN İYİ 10 FİLM

Sizler için özenle eleye eleye seçtiğimiz ve gerçekten ölmeden önce kesin izlenmesi gerektiğini

düşündüğümüz en iyi 10 filmi sizler için derledik.

Bir sonraki liste için eklemek istediğiniz filmleri bize yorum ile belirtmenizi rica eder

keyifli seyirler dileriz.





10. PRESTİJ (THE PRESTİGE)


Yönetmen; Christopher Nolan

Senarist; Christopher Nolan - Jonathan Nolan

Oyuncular; Hugh Jackman - Christian Bale - Michael Caine - Scarlett Johansson - David Bowie - Daniel Davis -Andy Serkis

Konusu;

Film, 19. yüzyılda hızla değişmekte olan Londra'da başlar. Sihirbazların ileri derecede saygı duyulan ve gizemli kişiler olarak kabul edildikleri bu dönemde, Genç sihirbazlar olan Robert Angier (Hugh Jackman) ve Alfred Borden (Christian Bale) şöhret olma yolundadırlar. Angier'in eşi Julia Piper Perabo yaptıkları bir gösteri sırasında kaza sonucu ölünce, Angier olaydan Borden'i sorumlu tutar. Bu olay iki sihirbazın arasında ömür boyu sürecek olan düşmanlık ve rekabetin başlangıcı olur.



9. KUZULARIN SESSİZLİĞİ (THE SİLENCE OF THE LAMBS)



Yönetmen; Jonathan Demme

Senarist; Ted Tally

Oyuncular; Jodie Foster - Anthony Hopkins - Scott Glenn - Ted Levine

Konusu; 


Thomas J. Harris'in rom

anının bu nabızları zorlayan uyarlamasında, FBI'daki eğitimi devam eden Clarice Starling (Jodie Foster) yüksek güvenlikli bir tımarhaneye girerek bir psikiyatr iken yamyamlık yapan bir kitle katiline dönüşen Hannibal Lecter'in (Anthony Hopkins) hastalıklı zihninin derinliklerine inmeye çalışmaktadır. Starling'in bir seri katili yakalamak için ipuçlarına ihtiyacı vardır. Ancak ne yazık ki, Lecter ile yaşadığı Faustiyen ilişki sonunda onun kaçışına sebep olur ve artık iki ayrı seri katil karanlıklarda serbest dolaşır.



8. DÖVÜŞ KULÜBÜ (FİGHT CLUB)



Yönetmen; David Finher

Senarist; Jim Uhls

Oyuncular; Edward Norton - Brad Pitt - Helena Bonham Carter - Meat Loaf - Jared Leto

Konusu; 


Oregon Üniversitesi'nde yüksek lisansını yapan Chuck Palahniuk'un uzak olmayan bir gelecekte geçen ve kafası karışık genç bir erkeği konu alan romanından yola çıkılarak çekilen Fight Club'da filmi anlatan, ünlü bir otomobil firmasında iyi bir işe sahiptir. Tekdüze yaşamı kronik uykusuzluk sorunuyla çekilmez bir hale gelmiştir. Ailesi ve yakın bir arkadaşı olmayan Anlatıcı doktorunun tavsiyesi üzerine kanserli hastaların terapi grubuna katılır. Bu toplantılar esnasında Marla ile tanışır; o da genç adam gibi hasta olmadığı halde grubun toplantılarına katılmaktadır. Anlatıcı'nın ve Marla'nın çabaları, tüketici kültürünün anlamsızlığına karşı bir duruştur adeta, kariyer sahibi ama yalnız insanların bir tepkisi. Anlatıcı'nın jenerasyonu ölü bir jenerasyondur. Bir yolculuk sonrası evinin yanmış olduğunu gördüğünde arayabileceği tek kişinin yolculuk sırasında tanıştığı sabun satıcısı Tyler olması da adeta bunun bir kanıtıdır. İçilen birkaç biranın ardından park yerinde Tyler, kahramanımızı kendine vurması için kışkırtacaktır. Aralarında başlayan bu kavga Anlatıcı'nın hayatını değiştirecektir. Bir süre sonra Anlatıcı, Tyler'ın yanına taşınır. Tyler'ın liderliğinde bir dövüş kulübünün kuruluşuyla bu kulüpte sayıları elliyi aşmamak kaydıyla genç erkekler birbirleriyle dövüşmeye başlayacaklardır. Kısa sürede popüler hale gelen kulüp ve Tyler hızlı bir şekilde bu ölü jenerasyonun mesihi haline gelir. Durum gün geçtikçe içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştır. Tyler ve Anlatıcı'nın olaylara verdikleri tepkiler paralellik kazanmaya başlar. Kurdukları kulüp ise kapital dünyada kendini önemsiz ve dışlanmış hissedenler için bir buluşma noktası olma özelliğini edinir, gün geçtikçe üye sayısı ve derinliği artar. Anlatıcı bu olaylar olurken Tyler'ın kendisine bilerek bilgi vermediği bir Kıyamet Projesi'nden haberdar olur ve Tyler'ın onu yalnız bırakması ile şok geçirir. Onu bulabilmek için birçok dünya şehrine gider ve gittiği her şehirde kulübün ne kadar geliştiğini ve o şehirlere de yayıldığını görür. Artık kontrol edilemeyen bu ilerleyişe son vermek isteyen Anlatıcı harekete geçer ve Kıyamet Projesi'ni polise anlatır. Kıyamet Projesi büyük bankaların merkezlerinin havaya uçurularak bütün hesapların silinmesi ve insanların borçsuz olarak yeni bir hayata başlamasını esas alır.



7. YEŞİL YOL (THE GREEN MİLE)


Yönetmen; Frank Darabont

Senarist; Stephen King (Roman) - Frank Darabont (Uyarlama)

Oyuncular; Tom Hanks - David Morse - Michael Clarke Duncan - Barry Pepper - Bonnie Hunt

Konusu; 


Oldukça iri yarı biri adam olan John Coffey, iki küçük kızı öldürmek suçundan idama mahkûm olmuştur. Ürkütücü görünümünün aksine oldukça ince ve karmaşık bir iç dünyası olan Coffey, bazı doğaüstü güçlere sahiptir. Hapishanenin infaz odası baş gardiyanı Paul Edgecomb'un ona gerçekten suçlu olup olmadığını sorması ile birlikte aralarında bir diyalog başlar. Hasta olan Edgecomb'un Coffey'in güçleri sayesinde iyileşmesiyle olaylar gelişmeye başlar. Coffey, doğaüstü gücü sayesinde kendi içine çektiği hastalıkları ağzından serbest bırakarak hayatına devam edebilmektedir. Edgecomb'in, Coffey'in bu gücünün farkına varmasıyla Coffey'e olan düşünceleri tamamen değişmeye başlar. Coffey bu gücü sayesinde mucizeler yaratmaktadır ve Edgecomb bu mucizenin yaşamaya devam etmesi gerektiğini düşünmektedir.



6. AYLA


Yönetmen; Can Ulkay

Senarist; Yiğit Güralp

Oyuncular; İsmail Hacıoğlu - Çetin Tekindor - Kim Seol - Lee Kyung-Jin - Ali Atay - Taner Birsel - Mehmet Esen - Murat Yıldırım  

Konusu;


1950 yılında Kuzey Kore, Güney Kore'ye saldırdığında Birleşmiş Milletler'in yaptığı yardım çağrısı sonucu Türkiye, Kore'ye bir tugay gönderir. Her şey gönderilen tugayın içindeki askerlerden birisi olan Süleyman Astsubay'ın gece savaş meydanında annesi babası öldürülmüş küçük bir kız bulmasıyla başlar. Sıra 5 yaşındaki küçük kıza isim vermeye gelince Süleyman Astsubay "ay gibi yüzü var zaten ay ışığında bulduk" diyerek Ayla ismini verir. 15 ay boyunca Ayla'nın bakımını üstlenen Süleyman Astsubay'ın artık Türkiye'ye dönmesi gerekmektedir. Devamında üst düzey kişilerin devreye girmesi ile Ayla Kore'deki Türk askeri misyonunca kurulmuş Ankara Okulu'na başlar. Ayla'yı bırakıp gitmek istemeyen Süleyman Astsubay onu Türkiye'ye götürmek için birçok yolu dener fakat bir türlü Güney Kore yasalarını aşıp Ayla'yı Türkiye'ye dönerken yanına alamaz. Savaş günlerini geride bıraktıktan 60 yıl sonra Ayla ve Süleyman Dilbirliği Güney Kore'de, Ankara Parkı'nda tekrar bir araya gelirler.



5. PİYANİST (THE PİANİST)



Yönetmen; Roman Polanski

Senarist; Ronald Harwood

Oyuncular; Adrien Brody  - Thomas Kretschmann - Frank Finlay  - Maureen Lipman - Emilia Fox  - Ed Stoppard - Julia Rayner - Jessica Kate Meyer - Michał Żebrowski - Richard Riding

Konusu;


Wladyslaw Szpilman, başarılı bir Yahudi piyanisttir. II. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'nın Polonya'yı işgal etmesiyle hayatı kâbusa döner. Yahudi olduğu hâlde şans eseri toplama kamplarına gitmekten kurtulur ve Varşova'nın varoşlarında yaşamaya başlar. Daha sonra Wilm Hosenfeld isimli bir Alman subayının yardımıyla hayatta kalmayı başarır.



4. AKIL DEFTERİ (MEMENTO)


Yönetmen; Christopher Nolan

Senarist; Christopher Nolan - Jonathan Nolan

Oyuncular; Guy Pearce - Carrie-Anne Moss - Joe Pantoliano

Konusu;


Memento, eski bir sigorta müfettişi olan ve ender rastlanan bir unutkanlık hastalığına (anterior grade memory loss) yakalanan, karısının öldürüldüğü andan itibaren yeni hiçbir olayı hatırlamayan Leonard'ın hikâyesini anlatır. Leonard kim olduğunu bilmesine ve geçmişini hatırlamasına rağmen yeni bir anı sahibi olamamaktadır. Bir yandan hafıza sorunuyla baş etmeye çalışırken bir yandan da intikam almak için karısının katilini aramaktadır.



3. BAŞLANGIÇ (INCEPTION)


Yönetmen; Christopher Nolan

Senarist; Christopher Nolan 

Oyuncular; Leonardo DiCaprio - Marion Cotillard - Joseph Gordon-Levit - Ellen Page - Cillian Murphy - Ken Watanabe - Tom Hardy - Michael Caine

Konusu;


Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) çok yetenekli bir hırsızdır. Uzmanlık alanı, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb’un bu ender mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği her şeye mal olmuştur.

Cobb’a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabi eğer imkânsız “başlangıç”ı tamamlayabilirse. Mükemmel soygun yerine, Cobb ve takımındaki profesyoneller bu sefer tam tersini yapmak zorundadır; görevleri bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırlarsa, mükemmel suç bu olacaktır.

Ama ne dikkatle yapılan planlamalar, ne de uzmanlıkları onları, her hareketlerini önceden tahmin ettiği anlaşılan tehlikeli düşmanlarına karşı hazırlıklı kılabilir. Bu, gelişini sadece Cobb’un görebildiği bir düşmandır.


2. BABA (THE GODFATHER)



Yönetmen; Francis Ford Coppola

Senarist; Mario Puzo (Roman- Uyarlama) Francis Ford Coppola (Uyarlama)

Oyuncular; Marlon Brando - Al Pacino - James Caan - Robert Duvall - Richard S. Castellano - Diane Keaton - Abe Vigoda - Sterling Hayden - Talia Shire - John Cazale


Konusu;


Corleone ailesi, Don Vito Corleone'nin başında olduğu, suça dayalı bir örgüt kurmuş olan İtalyan asıllı meşhur bir ailedir. Aile, New York'taki diğer dört aileyle birlikte New York'un yeraltı işlerini yönetmektedir. Ancak Corleone ailesini diğerlerinden ayıran özelliği, Don Corleone'nin cebinde bozuk para gibi taşıdığı politikacılar ve yargıçlardır. Politikacılar ve yargıçlarla olan bu yakın ilişkileri diğer ailelerin açamadığı kapıları açabilmesini sağlamaktadır.

İtalya ve New York'un en meşhur uyuşturucu üreticisi ve dağıtıcısı olan "Türk" lakaplı Solozzo, Don Corleone'den, ilişkilerini kullanarak kendisine yasal koruma sağlamasını ve 1 milyon dolar nakit para vermesini ister, karşılığında elde edilecek kârdan pay teklif eder. Teklife göre, ilk yıl Corleone Ailesi'ne kalacak olan para 3-4 milyon dolar civarında olacaktır. Ancak Don Corleone teklifi reddeder. Gerekçesi, iyi ilişkileri olsa da, Don Corleone'nin uyuşturucu işi ile bağlantısı olduğunu öğrenen siyasetçilerin ilişkilerini gözden geçirme gereği duyacak olmalarıdır. Don Corleone'ye göre politikacılar kumarı bir zaaf olarak görüyorlardır ama uyuşturucu pis iştir. Bunun üzerine arkasına Tattaglia Ailesi'ni ve New York'ta polis şefi olan McClusky'i alan Solozzo, Don Corleone'yi vurdurtur. Ölümden son anda kurtulan Don Corleone'yi ve tüm aileyi kötü günler beklemektedir. Bu süreçte, fevri hareketleriyle bilinen, Don Corleone'nin en büyük oğlu Sonny ölecek, II. Dünya Savaşı'ndan kahraman olarak dönen en küçük oğlu Michael ise, daha önce aile işleriyle hiç ilgilenmediği ve bunu istemediği halde olayların akışı onu hikâyenin merkezine doğru itecektir. Ve New York'ta suç aileleri arasındaki savaş başlayacaktır...


1. ESARETİN BEDELİ (THE SHAWSHANK REDEMPTİON)



Yönetmen; Frank Darabont

Senarist;  Stephen King (Roman) Frank Darabont (Uyarlama)

Oyuncular; Tim Robbins - Morgan Freeman - Bob Gunton - Clancy Brown -Jeffrey DeMunn

Konusu; 


1947 yılında başarılı bir bankacı olan Andy Dufrense aynı başarıyı evliliğinde gösterememektedir ve eşi tarafından başka bir erkekle aldatılmaktadır. Bunu kabullenemeyen Andy, eşinin aşığıyla buluştuğu bir gece alkolün de verdiği cesaretle silahına mermileri doldurur ve öfkeyle aracından iner. Eşi ve aşığının bulunduğu eve gidip onları belki de öldürecekken vazgeçer ve geriye döner. Fakat bu dönüş Andy'i kurtaramaz. Aynı akşam eşi ve aşığı yataklarında mermi yağmuruna tutulmuşlardır. Olay yeri incelemelerinde Andy'nin ayak izlerine rastlayan polis, onu yargının eline teslim eder.

Andy yargılanması sonucunda suçsuzluğunu ispatlayamaz ve iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilir. Bir anda yaşamı altüst olur. Aldatılmıştır, eşi öldürülmüştür ve bu ölümde hiçbir suçu olmamasına rağmen artık hayatının geri kalanını hapiste geçirecektir. 1949 yılında hapishanede tanıştığı arkadaşları sayesinde bir çatı yapımı için çalışmakta olan Andy, muhafızların kaptanı Byron Hadley'e kulak misafiri olmuş ve bir mirasla ilgili vergilendirilmekten şikayetçi olduğunu öğrenmiştir. Vergi dolayısıyla 10 bin dolarını kaybedecek olan Bryron'a Andy onun bütün parasını kurtarabileceğini söyler ve nasıl kurtacağını anlatır. Fakat Andy'in bir şartı vardır. Andy parasını kurtarmasına karşılık Bryron'dan bütün arkadaşlarına birer bira ister, Bryron bunu kabul eder ve çatıda çalışmakta olan bütün mahkûmlara bira ısmalarlar. Mahkûmlar kısa bir süre de olsa Andy sayesinde kendilerini özgür birer insan gibi hissederler. Bu olaydan sonra Müdür Samuel Norton, Andy ile görüştü ve onu ihtiyar Brooks Halten'a yardım etmesi için cezaevinin kütüphanesine gönderdi. Andy'nin yeni görevi kütüphanede çalışma bahanesi ile para konusundaki işleri halletmek oldu. Zaman geçtikçe müdür, Andy'e bütün işlerini emanet etti. Andy de haftalık mektuplar yazarak çürüyen kütüphaneyi iyileştirmek için devletten para istemeye başladı.

1954'te Brooks şartlı tahliye edilir, ancak cezaevinde elli yıl geçirdiğinden dış dünyaya uyum sağlamayaz ve kendisini asarak intihar eder. Andy, Figaro'nun Düğünü'nün bir kaydını içeren bir kütüphane bağışı alır. Andy, bütün mahkûmlara açık bir şekilde şarkının büyük bir bölümünü çalar ve bu da Andy'nin tek kişilik hücreye gönderilmesine yol açar. 1963 yılında Norton, kamusal işlerde hapishanede Andy'nin emeğini kullanmaya başlar, vasıflı iş gücünün maliyetini azaltarak rüşvet almaya başlar. Andy'de Randall Stephens takma adını kullanarak bütün parayı kendine aktarmaktadır.

1965'te Tommy Willams hırsızlık yaptığı için hapishaneye alındı. Andy ve Red Tommy'e GED sınavını geçmesi için yardım ettiler. 1966 yılında Tommy, başka bir hapishanedeki mahkûmun Andy'nin karısını öldürdüğünü ve aslında Andy'nin suçsuz olduğunu söylüyor. Andy suçsuz olduğunu Norton'a anlatmak istiyor fakat o dinlemeden Andy'nin hücreye gönderilmesini emrediyor. Norton bir tuzak kurarak kaçıyormuş süsü verdirdiği Tommy'i ortadan kaldırıyor. Norton Andy'e onu para kaçakçılığı işine tekrar bakması şartı ile çıkaracağını söylüyor ve redederse hem hücrede kalacağını hem de kütüphaneyi yakacağını söylüyor. Bunun üzerine Andy para aklama işine devam etmek zorunda kalıyor, eğer ki Andy hücreye girmemiş ve ceza almamış olsaydı 2 ay sonra şartlı tahliye edilebilirdi fakat şimdi cezasının tamamını çekmek zorunda. Andy ve Red konuşurken Andy Meksika sahil kasabası Zihuatanejo'da yaşamak istediğini Red'e anlatıyor, Red Andy'e umudun iyi bir şey olmadığını ve böyle umutlara kapılmaması gerektiğini söylüyor, fakat Andy yıllarca inandığı şey için yaşamıştı. Andy Red'e eğer serbest kalırsa, Maine Buxton yakınlarındaki özel bir samanlığı ziyaret etmesini söylüyor, çünkü onun için orada bir kutu bırakacaktır.

Sonraki gün tekrar para aklama işi için çağrılan Andy'inin hücresinden ses gelmeyince gardiyanlar hücreyi kontrol ediyorlar ve hücrenin boş olduğunu görüyorlar. Müdür de hücreye geliyor ve çok öfkeleniyor, elindeki satranç taşını duvardaki resme doğru fırlatıyor ve duvarın delik olduğunu görüyorlar. Resmi tamamen kaldırınca duvarın arkasında bir insanın geçebileceği kadar büyüklükte bir delik açıldığını görüyorlar. Bu delik kanalizasyon borularına ulaşıyor ve buradan da çıkışa. Andy çok önceden planladığı gibi bütün akladığı paraların belgelerini, müdürün temiz ve güzel giyselerini bir poşete koyarak kanalizasyon borusunun içinden özgürlüğe doğru gitti. Andy akladığı paraları almak için birkaç banka ziyaret ediyor ve kendisini Randall Stephens gibi gösteriyor. Bütün parayı ele geçirdikten sonra Shawsanhk'taki yolsuzlukların belgelerini polise yolluyor ve polis hemen Shawsanhk'a doğru yola çıkıyor. Müdür Norton tutuklanmamak için intihar ediyor.

Kırk yıl boyunca cezaevinde kaldıktan sonra Red, sonunda nafiyete tabi tutuldu. Hapishane dışındaki hayata uyum sağlamaya çalışan Red, Andy'e verdiği sözü hatırlıyor ve şartlı tahliyenin kuralını ihlal ederek sınır dışına çıkıyor. Red Buxton'a gidiyor ve Andy'nin ziyaret etmesini istediği yere gidiyor, toprağı kazıyor ve orada bir kutu buluyor. Kutunun içinde bir mektup ve bir miktar para var, Andy mektupta Zihuatanejo'ya gelmesini söylüyor. Red umudun iyi bir şey olduğunu fark etmeye başlıyor ve Andy'nin yanına doğru yola çıkıyor. Yolculuk sonrası Zihuatanejo'da bir kumsalda Andy'i buluyor ve iki arkadaş mutlu bir şekilde birbirlerine sarılıyorlar.

Yorumlar