Yüzüklerin Efendisi - Yüzük Kardeşliği (1) Eleştiri Ve Özeti



YÜZÜKLERİN EFENDİSİ YÜZÜK KARDEŞLİĞİ FİLM ÖZETİ

Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği, dünyanın kaderini değişterecek olan yüzükten kurtulmak için verilen mücadeleyi konu ediyor. Yıllar önce üretilen ve Orta Dünya topraklarına kandan başka hiçbir şey getirmeyen yüzüklerin sonuncusu, üretiminden yüz yıllar sonra ortaya çıkar. Amcasının kendisine emanet ettiği yüzüğün nelere kadir olduğundan habersiz olan Frodo, büyücü Gandalf'ın anlattıkları sonrasında dehşete kapılır. Bu yüzükten ve müstakbel savaşlardan kurtulmanın tek yolu, gücünü toplamaya çalışan Sauron'u da engellemek için bu yüzüğü yok etmektir. Yüzüğü yok edilebileceği tek yer olan Mordor'a götürmek için kendini feda eden savaşçılardan oluşan bir ekip oluşturulur. Çok uzun ve çetin geçecek olan yolculuk başlar. Orta Dünya'nın kaderi, bu insanların ellerindedir.


YORUMU;

Bazı sevgiler vardır. Hiç ölmez, kısa zamanda saplantı halini alır. Bu sevgi kimi zaman bir kadına, kimi zaman bir spor dalına, kimi zaman bir müzisyene bazen de bir pipoya bile olabilir. Kitaplara duyulan sevgi de öyledir. Herkesin mutlaka çok sevdiği, o kavramı kullanmak istemiyorum ama bazı başucu kitapları vardır. İşte John Ronald Reuel Tolkien’in 'Yüzüklerin Efendisi - The Lord of The Rings' eseri de bir çok kişi için çok büyük anlam taşır. Pop müziğin devi Sting’in adını yeniden koyacak kadar, ya da Yine Britanya’lı müzik grubu 'Shadowfax' a isim verecek kadar güçlü bir tutkudur bu...

Ben hayatta bu tür saplantı derecesinde tutkuları pek anlamlı bulmayan biri olmama rağmen Tolkien’ın bu dev eserine sonuna kadar tapınırım. Bunun sebebi olarak kendime göre çok özel anılarım vardır ve kimseye anlatmak istemeyip kutsal emanetler gibi taşırım.

Yüzüklerin Efendisi’nin sinemalaştırılacağını ilk duyduğumda sevindiğimi itiraf etmeliyim. Fakat sonradan aklım başıma geldi ve dünyadaki hiç bir edebiyat, çizgi roman, tiyatro uyarlamasının kaynak aldığı eseri bırakın geçmek, yanına dahi yaklaşamadığı gerçeğini hatırladım. Eh bu da beni bir umutsuzluğun almasını sağladı.

Filmin daha çekim aşamasında olmasına rağmen tonlarca spekülatif habere konu olması, bir sürü 'official' olduğunu iddia eden web sitesinin açılması işin sonunun hiçte iyi olmayacağına dair ipuçları vermeye başladı. Bu süreç tıpkı Episode 1’ın gösterimi öncesinde de başlamıştı ve sonuç olarak neyle karşılaştığımızı sanırım herkes biliyor. Elbette bu haberlere aldanıp da gösterime girmemiş bir film hakkında peşin hükümler vermek yanlış olur ama. Filmde 'Arwen' karakterini canlandıran Liv Tyler’ın sık sık görünmesi beni huzursuz etti. Çünkü Arwen karakteri, değerli bir karakter olmasına rağmen kitapta sadece bir kaç yerde geçiyor. Eğer filmde Liv Tyler’in bacaklarını görüp mutlu olacaklar için bu karakter biraz öne çıkartılıyorsa ben bu işte yokum.

Kuşkusuz Peter Jackson iyi bir yönetmendir fakat başına aldığı dert bu sefer biraz büyük ve altından kolay kalkılacak türden değil. Yine de Tolkien’in oğlu Chris Tolkien’e teşekkür etmek gerekir ki; filmin haklarını SpielbergLucas gibi kafatası avcılarına verip de fast-food lokantalarında satılan oyuncaklar türünden çiğ promosyonlara feda etmedi insanların hayallerini...

Filmin gösterime girmesini merakla bekliyorum ve bundan sonra bu konuda hiç bir argüman yaratmayacağıma söz veriyorum. Çünkü Tolkien tutkunlarına sonsuz saygım var. Şöyle bitirmek istiyorum:

Bu film ne 'George Lucas Filmi' ne de benzeri bir saçmalık değildir, edebiyat tarihinin en önemli yapıtlarından biridir. Lütfen karşısında eğilelim.

NOT: Beni sinirlendiren o kadar çok şey oluyor ki kendimi tutamayıp kabalaşıyorum. Bu son cümlede de buna benzer bir durum olabilir. Affola.




FİLM ÇOK GÜZEL AMA SANKİ BİRAZ UZUNMU YA ?


Uzun olmasına rağmen fazla sıkmadan zamanın nasıl aktığını anlamadığım bir film.
Filmde güzel bir hikaye anlatıcılığı var , film bize kendi fantastik dünyasını çok güzel bir şekilde anlatıyor ve o bizi o dünyanın bir parçası haline getiriyor.

AKSİYON VAR MI AKSİYON ?

Cevap şu ki var tabi !

Savaş sahneleri gerçekten çok iyi denilebilir. Bu konuda dünyanın en iyi filmi diyemem ama daha fazla olabilirmiydi ? Elbette olabilirdi. Peki neden yok ? Bilmiyorum.






ABİ BEN Z KUŞAĞIYIM FİLMİ HİÇ İZLEMEDİM İZLESEM Mİ ?

İzle canım kardeşim. Bakma sen filmin 2001 yılında yapıldığında , Türkiye için fazla bile 2021 bu film.

2001 yapımı bir filmde bu kadar iyi görsel efekt kullanılması gerçekten şaşırtıcı ve zamanının ötesinde bir film olduğunu bize yıllar sonra izlediğimizde bile fark ettirdi. Açıkçası Türkiye'de ne yazık ki an itibariyle 2021 yılında olmamıza rağmen böyle görsel efektin yarısına sahip bir film dahi bulamıyoruz. Bunun sebebi ekonomi diyenler olacaktır ama bence 20 tane dandik filme harcanılan parayla bişeyler başarılabiliriz. Son zamanlarda oyunculuk ve senaryo kalitesi olarak bir kaç iyi iş çıkarmış olmamıza rağmen bu tür bir filmle kıyaslayabileceğimiz bir film yapmamış olmamız üzücü. 








Z KUŞAKLARININ ALIŞIK OLDUĞU 35-40 DAKİKALIK DİZİLER YADA 120 DAKİKALIK FİLMLER HATTA VE HATTA 6 SANİYELİK VİDEOLARIN YANINDA BU FİLMİN SÜRESİ BİR ÖMÜR GİBİ GELEBİLİR YENİ NESİLE SÖYLEMEDİ DEMEYİN !

Filme geri dönecek olursak her ne kadar uzun olması beni üzmediyse bile bundan şikayetçi olacak izleyiciler olabilir. Gerçekten daha az zamanda daha fazla şeyler anlatan filmlere de denk geldiğimiz için bu kadar para harcanmış bir film bize biraz daha zamandan tasarruf ettirebilirdi. Sonuçta Godfather izlemiyoruz değilmi !





Oyunculuklara zaten söylenecek bir şey yok , ama efekt durumu olmasa sadece oyunculukla inandırılması mümkün olmayan bir film olduğu için oyuncuların bireysel aktörlük yeteneğine çoğu zaman fazla iş düşmüyor diyebilirim.



Filmin başlangınıcı bize hikayeyi anlamamız için güzel bir yol çizmiş ve filmin aklımızdaki acaba ben mi anlayamadım bu neymiş şu neymiş sorularına filmin ilerleyen sahnelerinde cevap vermesi ve akıldaki soruları cevaplaması çok hoş ama filmin sonunda bize cevapsız bir soru bırakıyor ta ki 2. seriye kadar.



Yorumlar